Pazartesi! Acı! Kölelik!

had_ama_cumaya_az_kald_

Ofiste masanın başında oturmak ile oturmamak arasında giden bir bünyeye sahip olursun Pazartesi günleri. Kalkıp gidebilsem keşkeler… Pazartesi günleri, yataktan kopmanın, Cumartesi gecesi “yarın zaten Pazar salla” diye düşünerek yatağa yatıp uyumakla eş zorlukta olduğunu anladığın gündür.

Bugün, yani Pazartesi, neden haftanın başlangıcı seçilmiş konusuna hiç girmeyeceğim. Ancak bence şu yapılabilirdi; 150-200 yıllık ortalamalar ve istatistikler alınarak, dünya üzerinde en güneşli sabahlara sahip gün hafta başlangıcı seçilebilirdi. Aslında ofislerde, orada burada veya şurada insanları köle gibi çalıştıran bir sistemin, kölelerinden daha iyi verim almak için bunu mutlaka göz önünde bulundurması gerektiği kanısındayım. Hatta bulundurmaması resmen büyük bir eksiklik. “Sizin için yaptık” algısı oluşturmaması bu konuda… Modern köleler olarak bizleri hoş tutmaktan öte gitmeden saatlerimizi cüzi miktarlara para karşılığı satın alan şirketlerin, Pazartesi günlerini daha da iğrenç, sıkıcı ve stresli kılmak için hafta başlangıcı işlerin raporların toplantıların ve sunumların yoğunlaşması ise enteresan fakat gerçektir.

Zamanın sanki donduğu ve her şeyin sıradanlığın dibine vurup bir önceki haftanın Pazartesisinden iyi olmayı bırak, daha kötü olmasa bari diyerek başladığımız Pazartesi günlerinin kesinlikle ama kesinlikle bir Cuma günü olmadığı konusunda hem fikiriz. Burada bir sıkıntı yok. Ancak bir Salı bile olmaz mı? Bu kadar mı basiretsiz, bu kadar mı pespayesin Pazartesi? Bak utanmasam ağlayacağım. Bu yazdıklarım kesinlikle iş yerinde işi olmayan bir ofis kölesinden değil, aksine ve hatta şiddetle aksine yoğunluktan isyanın kıyısında bir köleden, sabahın köründe sanki hala gece yarısının ortasında gibi karanlık bir sabaha uyanıp bir buçuk saatte işe gitmeye çalışan bir köleden.

Başkalarını ilgilendiren işlerde kırılgan ve alabildiğince yardımcı bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Kendimi ilgilendiren işlerin bir çoğunda “hallederiz”ciyim. Ucu bir tek bana dokunacak olan bir çok olay karşısında ise çok başarılı bir şekilde “boşver” diyerek hayatımı rahatlattığım da doğrudur. Ancak sahip olduğum sorumluluk duygum genlerden geliyor ve karşı koyamadığım şekilde beni her gün aynı saatte uyanmaya ve işe gitmeye zorluyor. Bu sabah biraz geç gitsem olurmu diyemiyorum kendime. Resmen yediremiyorum hatta. Bu yüzden ancak ve ancak görev ve sorumluluk bilincinin  bir Pazartesi gününün üstesinden gelebileceğinin farkındayım. Onun dışında hiçbir şey bu Pazartesi günlerini katlanabilir kılamıyor, kılamaz. Eğer içinizde biraz olsun görev ve sorumluluk bilinci olmasa (başta kendiniz olmak üzere bira aileniz var ise ailenize yoksa ise anne ve babanıza karşı) Paartesi günleri istifa verip çekip gidersiniz. Buna eminim. Ben öyle yaparım en azından.

Düşünsene…çıldırırsın kalıbı kullanmacaktım burada ancak vazgeçtim. Vazgeçtim çünkü bir pazartesi günü yeterince çıldırdığınızdan yeterince çıldırdığım için.

Ancak sizi daha kötüye hazırlamaktan geri duramam. Çünkü mesai saatiniz bittiğinde her şey daha yeni başlıyor olacak.

Servis şoförünün pis müzik keyfi,

trafikten dolayı gelen mide bulantısı ve baş ağrısı,

metrobüste yayılan o kesif koku ve yağlı tutma kolları,

vapurda buz gibi soğukta rüzgarı yiyip hasta olman,

otobüslerde kapılara sıkışmalar,

taksi bulamamalar dakikalarca

Kısaca akşam eve dönüşünüzde yağmur yağıyor olacak ve deli gibi bir trafik olacak. Saatler sürecek eve varışınız, varışımız.  Metrobüsler tıklım tıklım, otobüsler kucak kucağa, vapurlarda içeride yer kalmayacak ve donacaksın martılarla. Sana simit atacak insanlar, o derece. Eve vardığında bitmiş olacaksın. Kimseye ayıracak vaktin olmayacak. Kendine bile.

Bir yandan da ara ara içinizden geçirmiyor değilsiniz; buğulu camlara kim bilir kaç kişi kalp yapıyor, yanında sevdiği, ellerinde birer sıcak kahve akılları birbirlerinde, kalpleri de… diye. Belki şimdi Amerikada olsam ve gezsem diyorsun. Belki tavaf etseydim bir kez daha keşke bunca işin yerine, Kabeyi koklasaydım… Bir kez daha gidebilseydim. O mermerlere bassam ve saatlerce izleseydim diyorsun ve daha bir sürü şey…

Ama gerçekler acı dostum.

Ofistesin, trafiktesin, daha doğrusu hayattasın ve başka bir insanın daha çok para kazanması için, daha çok çalışıyorsun. 

Standart

Kore banka ve yayıncı kuruluşlarına siber saldırı!

Görsel

Bugünün bomba haberi budur. İşlerin oralarda ne kadar kızıştığına ve kızışmaya devam edeceğine dair büyük bir işarettir bu haber.

Bugün, bir kaç Kore bankası ve yayıncı şirket networklerinin ve servislerinin kötü amaçlı bir yazılım atağı (hackerlar) sebebi ile bu öğleden sonra aksadığını açıklamış.

Olay ile ilgili ilk dedikodu; söz konusu atakların geçen hafta Amerika ve Amerika’nın dost ülkelerini kendi networklerini ve sistemlerini bilinçli ve örgütlü bir şekilde hacklemek ile suçlayan komşu Kuzey Kore‘den yapıldığı. 

Basına sızan haberlere göre yayıncı kuruluşlardan KBS, MBC ve YTN ile Shinhan and Nonghyup firmalarının bilgisayarlarının tamamen kilitlenmiş ve networkleri kesilmiş. Aynı şekilde LG Uplus operatörü de servis sıkıntıları yaşamış. Hatta bahsi geçen bankaların ATM hizmetleri dahi aksamış.

Daha önce şu yazıda kritik altyapılar ve siber saldırıların tehlikesinden bahsetmiştim.

Standart